20 Nisan 2010 Salı

Hıdırellez ve yeni dilek dileme taktikleri

2003 yılından beri hemen hemen her yıl hıdırellezi kutlarız. Artık bir alışkanlık halini ne zaman aldı bilmiyorum. İlk kutlamaya başladığımız yıllardan beri dileklerimizin istisnasız gerçekleşirdi, sanırım o zaman inançlarımız ve isteklerimiz daha güçlüydü. 2, 3 yıldır "yeaa bizden geçti artık gerçekleşmiyor" mantığıyla dilekler diledik. Sanki bir hafıza kaybı yaşadık da önceleri gerçekleşiyordu sonra ne olduysa artık gerçekleşmiyor düşüncesine kapıldık. O ara noldu birimiz günah mı işledi, dünyanın düzenini mi bozdu, Allahın işine mi karıştı, şeytanla iş birliği mi yaptıysa? hiçbir dileğimiz gerçekleşmez oldu. Olsun biz 5 Mayısı 6'sına bağlayan gece çıkıp dilek dilemeyi, o gecenin efsanevi bile olsa esrarengiz havasını, ritüel bir olay haline gelmesini seviyorduk. Hem bu  gelenek bizim hala hayattan beklentilerimiz olduğunı gösteren, hatta yaşadığımızı hissettiğimiz, akışına kapılıp sonra "noluyor yahu, benim hayallerim vardı" dediğimiz tek gün. O yüzden kader veya her ne haltsa onu kızdırmış olmamız, onu darıltmış olmamız hatta hayatımızın içine etmiş olmamız dahi önemli değil. Bu seremoni yapılacak o kadar!

Belki yöntemlerimiz yetersiz diye düşünüp, beni arayan arkadaşım Alanur, bu sefer Hıdırellez'e 10 gün kala toprak dolu bir saksının içine ne istiyorsan, mesela arabaysa araba figürü gibi ya da resmini, yani istediğin şeyin resmini figürünü  koyup yapıyorlarmış, öyle deneyelim dedi. (aa yazarken sonrasının nasıl olduğunu unuttum iyi mi!) Her neyse bu yazıyı okuyan tekarar baksın tam öğrenip editleyeceğim. Bu tür inançları olan veya hıdırellezi kutlayanlar için güzel bir ayrıntı olacağına eminim, en azından o günün büyüsüne kapılmak bile iyi hissettirebiliyor. O isteklere o hayallere daha yakınmışsınız gibi geliyor. Gizli dilek dileyeceğiler vardır belki aranızda hani inanmıyorum ayağına inançsız gözüküp cool olduklarını düşünenler onlar da denesin:P 
Bunun herhangi bir dini inançla alakası olduğunu düşünmüyorun doğrusu. Sanki bu Japonların baharın gelişini, kiraz ağaçlarının düşüşü olarak nitelendirdikleri 1 ve 5 Nisan arasında o ağaçların altında yaptıkları pikniğe benzetebilirsiniz. He onda da bir ruh yok mu? bence var. Bu o seremonin ruhu, o gün bir çok insanın aynı şeyi düşünerek yaptığı ve gerçekleşmeye zorlaması gibi. 100bin insanın aynı şeye odaklanması bence muazzam bir güç ortaya çıkarabilir. Ne diyorum ben ya, saptım konumdan. Öyle işte... Ha Hanami, ha Hıdırellez.

2 yorum:

  1. kesinlikle bu sene de karalıcaz bi şeyler saksının dibine yerleştirmek üzere :)

    YanıtlaSil
  2. 10 gün önceden mi yapıyorsunuz siz de?

    Her şekilde o gün eğlenceli oluyor inanmasan bile :)

    YanıtlaSil

dökül bakalım.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...