30 Haziran 2012 Cumartesi

Tokyo - Harajuku


Geçtiğimiz cumartesi planlarımda bir değişiklik oldu ve aniden giyindim süslendim Harajuku'yu keşfetmeye çıktım. Evden JRla 10 dakika uzaklıkta istasyona da 5 dakika yani toplam 15 dakika mesafede Harajuku. Gittiğimde şu meşhur Harajuku sokağını göremedim ilk çok kalabalık ve eylem vardı. Bana Taksim'i anımsattı. Sonra farkında olmadan asıl gitmem gereken yerin arkasından dolandım sokağa girdim. Ama girmeden önce Tokyo fashion sitelerinde resimleriyle karşılaştığımız mağazaları gördüm ve daldım içeri. Yanıma aldığım paranın büyük bir kısmını neredeyse orada harcayı verdim ama acayip bir indirim vardı zaten.


Şu görmeyi beklediğiniz ve benim de resimlerini çaktırmadan çekmek istediğim tiplerle karşılaşamadım maalesef. Karşılaştıklarım da mağaza çalışanlarıydı hep. Çektiğim videoları izliyor musunuz bilmiyorum ama alışveriş yapmaya gittiğiniz her semt ve mağazada, türkiyede yalnız kızıl kayalarda ve pazarda karşılaşabileceğiniz biyrooon biyrooon nidalarıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Herkes müşteriyi çekme ve nazik davranışlarıyla alışverişinizi kolaya indirgemeye çalışıyor. Bir mağazaya giriyorsunuz ve insanlar peşinizden gelip ne alıyor ne bakıyor, ne aramıştınız demiyor. Bu pahalı mı pahalı olan Tokyo alışveriş sektörünün en güzel özelliğinden biri bence.



Bir de yabancı birisi biraz da olsa japonca biliyorsa onunla ellerinden geldiğince muhabbet etmeye çalışıyor bu insanlar. Alışveriş yaptığım her mağazada kızlarla muhabbet etmişliğim adımı, yaşımı, nereden geldiğimi söylemişliğim var.


Gelelim Harajuku hakkındaki görüşlerime; Bir kere Harajuku Japon kadar turistlerin karşılaşılabileceği tek semt. Bazen etrafınıza bakıyorsunuz yabancı insanlardan başkası yok. Bir de bir turisti turist yapan iğrenç giyinişi ve bakımsız hali zaten. Japonları erkek de olsa bakımsız özensiz göremezseniz hele ki Harajukuda. Sizi bilmem ama ben japonların modaya düşkün olmalarını seviyorum zira ben de düşkünüm... Maalesef Harajuku kocaman bir semt, ucu bucağı olmayan bir alışveriş diyarı değil, eğer bir şey satın almayacaksanız 1-2 saatte yaya yaya dolaşıp bitirirsiniz. İstanbulda yaşayanlar bilir Harajuku tıpkı Atlas, Halep ve Aznavur pasajı gibi bir yer. Taksimde bir sokağı marjinal kıyafetler satan bir yere çevirirseniz tıpkı Harajuku olur. He ama mağazalarda nazik ve güzel japon kızlarıyla karşılaşamazsınız orası kesin :D


Harajuku'ya bugün ikinci defa gittim ve yine çılgın indirim devam ediyordu ama bu sefer akşam üzeri gittim ve hiç ummadığım bir şeyle karşılaştım, cumartesi akşamı saat 8de dükkanları kapatıyorlardı ve bu bana acayip saçma geldi. İstanbulda cuma-cumartesi-pazar akşamı eğlence, alışveriş demek burada insanlar cidden bir garipler saat 8-9 gibi sarhoş olmaya başlıyorlar Türkiye'de o saatte sarhoş olana götüyle gülerler. Neyse japonları anlamaktan vazgeçtim zaten.


Harajuku'dan sevgili Vuducuğuma yukarıdaki gözleri hediye almıştım geçen gün, onu da paylaşayım hemen. Bence Harajuku semtlerin en ucuz alışveriş mekanı. Shinjuku ve Shibuya'yı altüst etmiş biri olarak Harajuku en iyisi derim. Hem Harajukuda güzel, yakışıklı, tarzı olan bir erkek görme olasılığınız çok daha yüksek. Ve insanlar gelip sizi rahatsız etmeye çalışmıyorlar. Tek kötü yanı küçük olması sanırım ben hep daha büyük bir yer bekliyordum.

29 Haziran 2012 Cuma

Tokyo - Hiragana-Katakana biter...


Bugün Hiragana-Katakana kursum bitti ve hepimiz sertifikalarımızı aldık. Hawaiili arkadaşımın şu gördüğünüz gurur verici pozunu paylaşmak isterim. Zar zor olsa da bitirdik kursu :D Ama ne ben ne de Douglas (yaşlı olduğumuzdan mıdır nedir) adam gibi okuyamıyoruz, yazamıyoruz.
Bir de bugün ilk defa sınıfça yemek yedik. Japoncam ingilizcemden daha iyi olduğu için kendimi japon gibi hissettim aralarında. Ama bu sertifaka olayı bütün öğrencileri bir araya getirdiği için daha önce pek görmediğimiz öğrencilerle karşılaştık.


Öğrencilerden biri devamlı bana baktığı için kıllandım acık. Önce japonun teki yine beni kesiyor diye iç geçirdim... Ardından sertifika olayı bitti kapıda sınıftaki arkadaşlarımızı beklerken. Sürekli bana bakan asyalı çocuk geldi direkt konuşmaya başladı. İngilizcesini anlamakta zorlandım zira herkesin aksanı bir garip burada. Anlamıyorum japonca konuş dedim. Bana tipik japon soruları sormaya başladı. Nereden geldin, kaç yaşındasın, ne zamana kadar bu kurstasın, bugün planın ne yarın ki planın ne... derken amacını anladım. Sonra nereli duruyorum, kaç yaşında duruyorum diye sormaya başladı. Japonsun herhalde dedim, hayır taiwanlıyım dedi, 22 yaşında olduğunu da ben tahmin ettim artık. Yalnız çocuğun suratı gerçekten güzeldi ama tipik kısa boylu asyalı işte. Bunu gören sınıf arkadaşlarım hemen ne dedi diye üstüme geldiler ve beni çok utandırdılar. İçimden "bugün kısmetim mi açık ne" diye geçirdim zira ondan önce de Douglas evli ve çocuklu olmasına rağmen beni Disneyland'a davet etmişti ama öyle kötü niyeti olmadığını biliyorum arkadaşımın.
Bir Tayvanlı eksik kalmıştı o da tam oldu :D Yan sınıfımdaki diğer asyalı kendini bir bok sanan elemanın da benden hoşlandığını ve ne zaman görse gözlerini alamadığını farkediyordum ama bu resmen çok hızlı davrandı ve dayanamayıp konuştu benimle. İlk defa içimden beğenilmek güzelmiş diye geçirdim ki kendimi kesinlikle beğenmiyorum, Tayvanlı çocuk inanın bana benden daha güzel. Bugünkü kısa aşk maceramın da sonuna geldik böylece...

Haftaya hızlandırılmış kursum başlıyor ve bu haftasonu mümkün olduğunca hiragana ve katakanaya asılmalıyım. Beni aşkla meşkle oyalamayın sevgili asyalılar, rica ediyorum sadadasd :P
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...