11 Ekim 2010 Pazartesi

Break Blade

(Broken Blade diye de geçiyor) ...Bu müthiş film dizisini arşivimde izlemeye kıyamadan saklıyordum. Dün yatmadan önce ilk filminin tadına bakayım artık dedim. Gundam Unicorn izlediğimde hiçbir şey anlayamamıştım neden bilmiyorum ama bu sefer de aynısı olacak diye korktum. Fakat konu diğer mechalara göre daha farklı insanların içindeki büyü gücüyle çalışan gundamlar söz konusu. Tabi ondan önce büyü gücünü kuvars taşı sayesinde ortaya çıkarıyorlar ve binde bir dünyaya gelen bazı insanlarda büyügücü olmayabiliyor. Bu tür insanlar doğal olarak biraz garipseniyor çünkü büyü gücü sayesinde bütün araç gereç yani kuvars taşının etkilebileceği her alanda kullanıyorlar. Karakterlerimiz 4 askeri okul arkadaşı biri de bayan bu arkadaşlardan. Esas adamımız Rygart, bu büyügücüne sahip olmayanlardan fakat babası ölene kadar birgün bu gücünü çıkarabileceğine inanmış, onu askeri okula göndermiş sonra parasal sebeplerden okuldan ayrılmıştır. Rygart'ın arkadaşlarından biri olan Hodr ülkenin (tam olarak hatırlamıyorum) kralı olmuştur ve yine en iyi arkadaşları olan Sigynle evlidir. Sigyn bir tür bilim insanıdır. Kuvars ve büyügücünü araştırmaktadır. Zess ise taraf değiştirmiş bir zamanlar çok iyi arkadaş olan bu 4 arkadaş zor durumdadırlar. Kardeşiyle birlikte kendi halinde yaşayan Rygart'a seneler sonra mektup gönderen Hodr onu acil olarak krallığa çağırır. Hodr, Zessle arasını düzeltebilecek bir köprü olarak gördüğü için Rygart'ı eski insanları kullandıkları Golem'i (kuvars taşının etkisiyle büyügücüne sahip insanlar tarafından kontrol edilen bir gundam) göstermek istemiştir. Çünkü yüksek rütbeli büyügücüne sahip hiçbir askerin bile kullanamadığı bu Golem'in belki Rygart tarafından kullanılabiliecektir....

Baya konuyu anlattım gerisini de merak edip izleyiniz lütfen. İzlediğim en güzel mecha yapımlarından biri olmaya aday. 30 Ekimde japonyada 3. filmi gösterime girecekmiş. Onun haricinde 51 dkklık 4 filmden oluşan müthiş bir anime filmi serisi bence. Baktım puanı düşük animelistte falan, büyük ihtimal siz insanlar animeden anlamıyorsunuz. Şimdilik süper bir gazla başladı, aynı hızla gideceğine de eminim.
Break Blade 2. Filmin kritiğinde görüşmek üzere o/

7 Ekim 2010 Perşembe

Piano no Mori

Ya ben anime movie'lere hastayım. Ne kadar renkli ne kadar titizlikle yapılmış şeyler resmen her birinden kalite fışkırıyor. Bu movie'yi de pera anime filmleri gösteriminde görmüştüm ama gidecek fırsatım olmamıştı, indirip odamda tek başıma izledim, kendi kendime büyülendim. 
Konusu şöyleki; Tokyo'dan babannesinin yanına gelip transfer olduğu okulda karşına çıkan bir çocuğun "ormandaki piano"ya nasıl hayat verdiğini anlatıyor. Baş karakterlerden biri Amamiya, kendi çabaları ve zorlu bir eğitimle pianist olmaya çalışan zengin ama terbiyeli bir ilkokul öğrencisi, diğeri de Kai, zevkine çalıyor duyduğu şeyi kopyalabilme kabiliyeti var fakat baştan sona pianist olma gibi bir hırsı yok. 
Ormandaki piano ise sadece Kai'nin parmaklarına ses vermektetir. Kai fakir ve annesiyle yaşayan bir çocuk olmasına ve okuldakilerle sürekli kavga etmesine rağmen çok cana yakın ve yardım sever biridir. Amamiya onun gerçekten anlaşabildiği ilk arkadaşı olmuştur. Amamiya sayesinde pianoya ilgisi artan Kai ve onu ormandaki pianoyu çalarken seyreden Müzik öğretmeni (ki ormandaki piano'nun asıl sahibi bu adamdır) ona daha fazlasını öğreterek kendi pianosunu nasıl çalacağını öğretmek istemiştir. Bir yerden sonra bu iki minik arkadaş rakip olsalar bile biribirlerine inanamaya ve şans dilemeye devam etmişlerdir. Gerçi Kai bütün anime boyunca Amamiya'nın bulunduğu rekabet ortamına girmemiştir. Çünkü kendisinin öyle büyük hırsları, pianist olma gibi bir hayali yoktur, belki de sadece hayat şartlarından bulunduğu durumdan uzaklaşıp rahatlayabilmek ve en önemlisi eğlenebilmek için piano çalmaktadır.
Kişisel yorumuma gelirsek; bana gizli yetenek sahibi, şapşal, iyi niyetli, fakir, ailesi olmayan bir erkek çocuğu dediğiniz zaman akan sular durduğu için, öyle bir çocuğum olsun diye yalvarmaya başladığım için, bu animedeki Kai karakteri inanılmaz sevimli ve samimi geldi. Amamiya da her ne kadar kendini rekabete kaptırmış olsa da kısmen iyi bir çocuktu. Kai'nin ondan daha başarılı olduğunun farkındaydı. Hatta anafikir çok güzel ve yalındı. Müzik sever herkese tavsiye edebilirim. Mozart, Chopin gibi ünlü ustaların eserlerine yer vermişler. Bir de ufacık parmakların öyle büyük besteler çalmasını izlemek çok güzel bir şey.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...