27 Kasım 2009 Cuma

Ölüp dünyaya karışıcaktım...



Rüyalar genellikle sinirimi bozar, özellikle gördüğüm rüyadan etkilenmiş bir şekilde uyandıysam... Rüya tabirlerim de hep kötü çıkar. Gönül isterki böyle hurafelere inanmayayım ama bazı tecrübelerimden dolayı inanmamam veya etkilenmemen mümkün değil. Bir insanın ölüceğini, o gün uçak kazası olucağını haber verebiliyorlar. Peki kim yolluyor bu haberleri ve neden? Bu tür rüyalar gören insanlar bi çeşit supernatural veya özel insanlar olarak kabul edilmezler mi? Ancak filmlerde görülen bir kurgu bu resmen, ama çevrendeki 20 insana sor 2'si rüyalarının çıktığını söyler, bu böyle alışılmış bişeydir aslında... Gece bir çok kişiye rüyasında vahiy iniyor yani.

Rüyanda gördüğün tek bir objenin bile ertesi günkü yaşamında bir etkisi varsa bu insanoğluna yapılan bir haksızlık değil mi? zaten çoktan yazılmış olan bir senaryo üzerine oynamak... İlla rüya olması gerekmiyor bunun. Seçilen yapılan her hareketin sonucunun aynı kapıya çıkması... sonucu değiştirememek vs... iyice zırvalıyorum ama o yüzden varım ...

Neyse konu şu ki; geçen rüyamda ölmek üzereydim. Ölüceğim kararlaştırılmış ve tapınak gibi veya değil gibi bir binadayım. Benimle birlikte 3 kişiyiz üstüste düşüp, yerin homojen bir yapıda olan, dünyanın ilk oluşmaya başladığındaki maddesel halini alıyoruz (benim rüyamda öyle)  ilk önce en alttaki yoğun bir sıvı halini alıyor, en üstte ben varım, yüzü koyun duruyorum kaçışım yokmuş gibi hissediyorum, karşımda birileri var çömelmiş bizi izliyorlar ve öldüğümüzde kola kutusu gibi birşey olucağımızdan bahsediyorlar. Öyle kötü hissettim ki rüya da olsa, ölünce dünyaya teneke kutu olarak gelicektim ve o şekilde ölene kadar sabretmek zorunda kalıcaktım. O sıra bu bir rüya olsa da hayal kırıklığımı tarif etmem imkansız. Çünkü ölünce ne biliyim baştan doğarım ya da bir yıldız olurum, gece birileri gökyüzünü izlerken kayarım gibi romantik şeyler düşünüyordum :P (hayatta öyle duygusal şeyler düşünmem) O birileri örnek olarak kutuları da gösteriyorlardı ve ben nerdeyse dünyaya karışmak üzereyken nasıl oluyosa (hep bir ordan oraya durumu olurya) sözde çok önemli bir organımı o yoğun sıvı şeye kaptırıp bir süre daha yaşamaya devam ediyorum. Bu organ öyle bişey ki kalp desem değil, midem desem değil, rahmim desem değil, böbrekler de değil... Ama onsuz ne tuvaletimi yapabiliyorum ne de yemek yiyebiliyorum ve zamanım kısıtlı. Birden kısıtlı zaman içerisinde annesiyle birlikte park da oturan bir erkek çoğu görüyorum, çocukla oyun oynuyorum ve onlara her an ölebilceğimden ve çok önemli bir organımın olmadığından bahsediyorum ve gülümsüyorum (sanki ölümü kabullenmiş ama çok ağlayıp yorulup, gülümsemeye başlamış gibi)... Sonra ölmeden uyandım ama ölüp dünyaya karışıcağım gibi bir fikre kapılıyorum uyandığımda da o kadar kötü bir his ki... öldükten sonra değersiz birşeye dönüşme fikri hiç hoşuma gitmedi.


Böyle bir rüyanın ne gibi bir anlamı olabilir veya poponun açık kalması gibi bir durum mu bilmiyorum ama yeniden hayata gelmiyceksem, ölmemek için elimden geleni yapmalıyım diye düşünmeme sebep olduğu kesin. Değersiz olacağım düşüncesinin altında yatan şeyler çok önemli... Eğer ölüp mesela bir masa olarak yeniden dünyaya geliceksem bu beni üzücekti, o zaman bir insan olarak, insan olmanın nesinden bu kadar zevk alıyorum ki bu düşünce bu rüya beni korkutuyor saçmalattırıyor. Adamı hasta eden bir rüya işte...

Ama sonra düşündüm öldükten sonra ne olsam beni tatmin ederdi? Aynı isme sahip olmak isterdim sanırım hatta aynı kişi olmayı isterdim ama farklı bir çevre, farklı bir toplum, belki farklı bir gezegende... Dünyaya karışmak bu olsa gerek, üzerinde yaşayabilceğimiz yeni bir gezegen yaratmak... eğer bunun için ölüceksem seve seve yapardım, tabi mümkünse doğaya karışıcak bir madde olarak :)

(Al sana rüya yorumu)

24 Kasım 2009 Salı

Mangalar mı Animeler mi?

Photobucket
Bakuman okuyan bilir, (henüz okumadıysanız başlamanızı şiddetle tavsiye ederim) bir Tsugumi Ohba ve Takeshi Obata şaheseridir. Bu adamlar kim di mi? bu arkadaşlar Death Note'un yapımcıları. 2008'den beri haftalık shounen Jump'da Bakuman'ı çıkarıyorlar. Şahsen ben bu mangakalık olaylarını Bakuman okuduktan sonra kavradım. Neyse konu Bakuman değil fakat mangayı sevdirenler bu gibi insanlar ve mangaları bu bir gerçek.


PhotobucketBu ara hayatımda arkamdan ağlıycak insan sayısını azaltırken bir de manga  okumaya sardım. En çok shounen, komedi, parodi tarzı sevmeme rağmen, bayan olduğumdan mıdır shoujo ve romantizm de ilgimi çekmekte. Öyle çok novel, one shot manga türü varki öyle çok uslup de var demek. Fakat bir manga yapmak farklı olmak onca türün onca çizimin arasından sıyrılabilmek çok zor birşey. Mesela ben de estetik kaygısı var Kubo Tite'nin çizimleri güzel gelirken, Eiichiro Oda'nınkiler kötü geliyor. Fakat öyle mangakalar var ki Kubo Tite'yi bile bana beğendirtmiyorlar. Bu da biraz görecelilikle alakalı...


İşte Sumomo Yumeka öyle birisi, bu insan hayalimdeki erkekleri ve kadınları resimlendiriyor resmen. Çizimleri o kadar güzel ki bildiğimiz manga karakterleri arasından fazlasıyla ayırt edilebilir özellikteler. Bazen istiyorum ki Sumomo Yumeka'nın gözlerine sahip olsam ya da algı düzeyine... Hep ikili aşk ilişkilerini dramatize ederek konu alıyor. genelde kısa hikayeleri  oluyor fakat derinden etkiliyor insanı. Mesela ; Kon no Ki Konoha, Nanairo Sekai, Nemunoki no Geshukusou... gibi mangalarına bir göz atmak lazım.
Photobucket Photobucket Photobucket

PhotobucketBöyle güzel mangaların ardından daha fazlasını ararsınız arsız gibi. Bu sefer karşınıza Lee Nicky çıkar. Çok sayıda mangası yoktur ama doyurucu güzellikteki çizimlere ve konulara sahiptir mangaları. The One'da top model dünyasına girmeye çalışan bir kızı anlatır. Çizimlerini görünce mangaya kaptırır merak edersiniz diğer volumlerini. Shoujo manga sevme sebeplerinizdir bunlar.
PhotobucketPhotobucketPhotobucket



En sevdiğim shoujo mangalardan The devil does exist'in mangakası Takanashi Mitsuba da onlardan biridir. Hem de konu bakımından sıradışı bulduğum benzerinin ve klişenin olmasına rağmen farkına koyan bir mangakadır. Karakterlerinin tarzına önem veren büyük ihtimal hayat tarzını yansıtan biri.
Photobucket Photobucket

Şahsen bir animeden daha fazla emek ve ruhla yapılan bir iş mangakalık. Zaten bir animeyi anime yapan mangasıdır. Bazıları oyunlardan esinlenerek yapılsa da... Manga okurken daha çok zevk alıyorum çünkü emeği ve kalem darbelerini hissediyorum. Ülkesinde ciddi bir meslek olması da oraya gitme hayalleri kurmama neden oluyor. Photobucket


22 Kasım 2009 Pazar

Güzel bir uyku çekebilmek için yeterince düşünmüş olman lazım.

Aaa harika bişey!! Ne başlığımı açıklamak durumundayım ne de imla kurallarına dikkat etmek zorundayım, ne de markete gidip sigara almak zorundayım... neden mi? çünkü sigara içmiyorum. Ama hep içenlerin benden daha çok ciddiye alındıklarını düşünmüşümdür.

Bir insanın aşık olmadığı gün sayısı kadar tatil yaptığını düşünmüşümdür hep. Yani aşık değilsen kafanı kurcalıycak en büyük sebebin yoktur demek. Bu henüz aşık olmamış insanlar için geçerli değildir. Ama ben beyinsel ve kalben tatilde olduğum şu günlerde kafamın uyuyamayacak kadar dolu olduğunu farkettim. Oh! o kadar rahatım ki, hiçbir sorunum, sağlık problemim yokmuş gibi  atom altı parçacıkları beynime gaz vermekte. O ne yani? neden beynimi bir şey düşünmek için gaza getiriyorsun!! Gece bilmem ne kaç olmuş yatmışım, uyumak istiyorum ki amaçsız günüme merhaba diyeyim... ama kafamda binlerce düşünce hepsi de birbirinden saçma başlıyorum, en son izlediğim animeyle ilgili ileriki bölümlerde ne olucağından tut son bölümle ilgili şeyler düşünmeye, ardından düşünüp de yazmak istediğim tehlikeli günlük ve vasiyetime ve sonra şöyle yapsam böyle yapsam, aşçılık kursuna gitsem, bi ara yeni aldığım kıyafetlerimi giysem vs... diye  bakıyorum ki hiç uyuyamamışım kalkmışım günün en erken saatinde... Beynim de öyle yorulmuş olmasına rağmen dinç.

Yani şaka gibi şimdi bile ilk hangi başladığım animeyi bitirsem diye dertleniyorum. Boşluk ve kaos böyle bir şey bence. He ama düşünmek kötü mü, düşünceler birbirini fitiller yeni fikirler ortaya çıkarır yeni amaçlar vs... bi sürü şey. Özellikle seçimler çok önemli! henüz paralel evrenimiz yok ki seçtiğim anime'den pişman olup aynı hataya düşmeyecek bir zaman dilimi yaratayım ya da yaratabilelim. Ama olsa en çok benim işime yarardı.

Böyle zırvalarken domuz gribinden nasıl koruncağımı ve maskeyle dolaşıp korku saldığımı da paylaşmam gerekiyor. İnanılmaz zevkli! ben gece uyuyamayıp ailemi sevdiklerimi nasıl domuz gribi olmaktan korumalıyım diye düşünürken, dışarı her çıktığımda domuz gribine ben yakalanıyorum. Nasıl mı? hani bazı filmler olur böyle garip paradoxları vardır, ana karakter her seferinde öldürüldüğünü yaşayıp durur, bundan kurtulmaya çalışır, bu kısır döngüye kısılıp kalmıştır falan filan... işte aynen öyle. Dışarı çıkmak için hazırlanıyorum, maske taktığım için yüzüm görünmeyecek olsa bile makyaj falan yapıyorum ki dünyanın parasını verdiğim makyaj malzemelerimle ve cilt temizleme ürünlerimin bir amacı olsun. Fakat İnsanların gözleriyle her seferinde komployo uğruyormuşum gibi hissediyorum. Yani gripten sakınan ben ama sokakta ''domuz gribi var bunda'' gibi etiketlenen ben. Evet bu bir komplo ve insanlarımızın %80'ni potansiyal terörist geri kalanı kurban.

Yani iyi bir uyku için gerçekten terörist falan olmam lazım sanırım...

21 Kasım 2009 Cumartesi

Gintama


Birkaç gün evvel başladığım şimdiye kadar izlediğim en komik anime olabilir sanırım. Benim parodime yaraşır bir eğilimi var doğrusu. Gintama 2003'de haftalık shounen Jump'da yayımlanmaya başlamış ardından 2006 yılında animeye uyarlanmıştır. Hala yayımlandığı için çok şanslıyız...

Hangi tür ararsan var bu animede, başlıca komedi ve parodi olamasının yanı sıra sci-fi, aksiyon, samuray, tarihi... gibi bir çok türü barındırır. Başlıca Bleach, one peace, naruto, death note hatta dattebayo fansub'a kadar herkese laf atıp tiye almaktadır. Özellikle bu akşam 20. bölümü izlerken gülmekten ağladım annem rahatsız olup odama kadar geldi. Abarttığımı düşünmüyorum... Gerek konusu gerek karakterleri olsun inanılmaz bir anime. Özellikle Sakata Gintoki gibi yakışıklı bir o kadar nahoş bir ana karakterin olması onun can dostu :P Katsura nam-ı diğer Zura gibi harika kahramanların olması seriyi güzelleştiren sebeplerdendir.

Tokyo'nun Edo olduğu zamanlarda dünya dışı varlıklar tarafından işgalinin 20 yıl sonrasında geçmektedir. Daha bişey anlatmak istemiyorum. Konusunu  fansub'ını yapan arkadaşlar emek verip açıklamışlar zaten. Şuan ne yazık ki 26. bölüme kadar fansub'ı yapılmış HardBoiled-FS grubuna teşekkürlerimi sunuyorum. Edo dönemine ait ve japon kültürüne ait bazı terimleri açıklayıcı birşekilde ekliyorlar. Gelmiş geçmiş en iyi animeye yani Gintama'ya burdan ulaşabilirsiniz ;http://gintamabolumleri.blogspot.com/

Not: Bu animeyi pek bilen olduğunu sanmıyorum eğer istek yoğunlaşırsa fansubları daha hızlı olucaktır. O yüzden full gaz desteklemekteyim. Bir dahaki sefere bir iç çamaşırı hırsızı bölümü hakkında yazacağım o/

Yeni Sezon Animeler

Son bahar sezonu ile bir sürü anime ve manga yayınlanmaya başladı. Aynı anda bir çok anime izlediğim için özellikle yeni animeler hakkında ufak da olsun izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Sevgili türk funsublarımız yeni başlayan animeler arasında en güzel olanlarını bizler için seçip her hafta yeni bölümlerle birlikte çevirmeye çalışıyorlar. ben de bunlardan faydalanarak izlemekte teredüt edenlere fikir vermek istedim.

Photobucket
Weekly Shounen Magazine'de (haftalık shounen dergisi; Great teacher Onizuka, Air Gear gibi mangaları yayınlayıp bir Jump kadar popüleritesini arttıran harika bir dergidir keşke burda da olsa ) 2006'dan beri yayınlanan Fairy tail ile başlayayım; uzun süredir mangası türkçeye çevrilmektedir, aynı bir Naruto, Bleach kadar popüler olduğunu düşündüğüm bir seri.

Bu sezon animeye çevrilmesi shounen kitlesini epey bi sevindirmiştir sanırım. ben de mangasını bir kaç ay önce okumaya başlamıştım, açıkcası o kadar anime ve manga takip etmeye çalışırken birşeyleri tamamlamak çok zor oluyor. Zira tamamlayamadan animesi yayına girdi şimdi büyük bir ilgiyle her hafta izlemekteyim. Konusuna değinmek gerekirse; Natsu ve Happy Fairy Tail adlı bir loncanın büyücüleridir. Lucy'de bir Fairy Tail büyücüsü olmak istemektedir ve Natsu sayesinde o da loncaların en iyisine giricektir. Fairy Tail en iyi büyücülerin olduğu ve harika işler başardıkları bir loncadır. Natsu, Lucy, Happy, Erza ve Gray'in ilginç ve fantastik maceralarını anlatmaktadır kısaca... altyazılarına buradan ulaşabilirsiniz;http://divxplanet.com/sub/m/22234/Fairy-Tail.html
Photobucket
------------------------------------------------------------------

Photobucket
テガミバチ TEGAMİBACHİ yani Letter Bee bu sezon yayınlanan ve benim favori animelerimden biri. Aylık shounen Jump'da yayınlanan bir mangayken birden bu sezon animeye uyarlanıp okuyucusuna büyük bir mutluluk vermiştir. Biz de okumak isterdik elbet ama şimdilik bu harika manga'nın animesiyle yetinebiliriz. Her bölümü insanı derinden etkiler hüzünlendirir, izlerken illa gözümden yaş gelir sanırım benim duygusallığımla alakalı :P

Letter Bee, Lag Seeing adlı küçük bir çocuğun mektup arısı olup küçük yaşta ayrılmak zorunda kaldığı annesini aramasını konu alır. Tabi konu kendi içinde budaklanmaktadır. Lag'ı Gauche adlı bir mektup arısı bir mektup gibi götürülmesi gereken yere götürmüştür. Konu Lag'ın Gauche'den etkilenmesiyle başlamıştır. Gauche'nin de gerçekleştirmek istediği amaçları vardır. Bu arada Gauche karakterini en sevdiğim seiyuulardan biri olan Fukuyama Jun seslendirmektedir. O da kim bee!! derseniz Code Geass'den Lelouch Lamperouge'u hatırlatmak isterim. Kısaca dram,fantasy türünde bir animedir.

Her hafta yayınlanan yeni bölümün ardından altyazıları çıkmaktadır. Takip etmek isteyenler için en sevdiğim anime sitelerinden biri olan Anime Manga tr çevirmenlerinden Beyazm çok başarılı bir şekilde çevirmektedir. Umarım hiç bıkmadan sonuna kadar çevirir çevirmenimiz.İşte o altyazılar; http://divxplanet.com/sub/m/22249/Tegami-Bachi.html


-----------------------------------------------------------------
Photobucket
Kimi ni Todoke bu sezon başlayan en iyi shoujo ve romantik anime. İzlerken Sawako karakteriyle birlikte ağlayıp gülümsüyorum resmen. 2006 yılında manga olarak yayımlanmaya başlamıştı bu manga ve 2008 en iyi shoujo manga ödülünü aldı. Göründüğü üzere tastikli.

Şöyle bir konusuna değinirsek; klasik shoujo fakat the ring'deki Sadako'ya benzeyen bir karakterin hikayesi bu. Sadakoya benzemesi ve asosyol bir yapısı olduğundan Sawako hep dışlanmış olarak yaşamış fakat Kazehaya onu bu durumudan kurtarmaya yardımcı olacaktır. hakkında verebilceğim her şey spoilera gireceği için pek bir şey anlatmaya gerek yok inanılmaz güzel bir anime. Altyazı çalışmalarını www.animeou.net altında Hebihime adlı bir çevirmen yapmaktadır yani fansub olarak bu güzel ve nadide animeye ulaşabilirsiniz.
Photobucket


----------------------------------------------------------------

Photobucket
Kobato'yu tanıtmadan önce referansını açıklamalıyım; Clamp ne yapsa izlerim diyen varsa bu yazıyı okumasın ismi kaptığı gibi izlemeye başasın derim, zira Clamp tarafından yapılan animeleri sayarsak; Chobits, Cardcaptor Sakura, xxxholic, Clover, Code Geass ve daha niceleri ele almak gerekir. Hepsi birbirinden mükemmel yapımlar. Edindiğim bir bilgiye göre bu manga ve animelerin hepsinin Bayan olduğu mangaka ve yapımcılardan oluşuyormuş. Yanlış bir bilgiyse çok özür dilerim.

Kobato, aynı adlı bir kızın dileğini gerçekleştirmek için yaptıklarını anlatmaktadır. Chobitsden tanıdıklarımız da bu animede yer almaktadır. Komedi, fantasy ve birazcık romantik bir anime. Yine fansublarına ulaşmak isteyenler için http://www.animemangatr.com/forum/devam-eden-calismalarimiz/1019-kobato-4-bolum/ anime manga tr çevirmenleri tarafından ulaşabilirsiniz.

Bleach wtf!

Photobucket
Bloğumu Bleach anime ve mangasıyla açmak istedim Kubo Tite'ye olan büyük saygımdan dolayı. An itibariyle 246. bölüme kadar geldiğimiz anime tarihinin en iyi fillerlarını izlediğimiz Bleach'de büyük bir sabırla Kuchika Byakuya'nın ne yapmaya çalıştığını merak ediyoruz. Bu merak ve kafa yorma beni endişeye sürüklüyor nedense, gerçek konudan bağımsız 12. sezon Byakuya gibi bir karakterin popüleritesini kaybetmesine yol açıcaktır illaki.

Onun dışında manga full gaz gitmektedir. Fake Karakura'da yardıma muhtaç shinigamiler mi dersin vaizardlar mı dersin bir sürü kargaşa kahramanımız İchigo'yu beklemektedir. Her ne kadar 381. bölümdeki ''bu sözler senin sözlerin değil'' olayına anlam getirememiş olsam da büyük bir heycanla her hafta Kubo Tite sayesinde büyüleniyoruz.

Her Bleach bölümü komik ve bir o kadar ilginç kareler yakalamam için bir hazine değerinde. böyle bir hobi edindim bu günlerde. Gerek yeni kalitesi olsun, gerek ilginçlikler olsun her zaman beni cezbetmeye devam ediyor Bleach. (dikkat spoiler niteliğindedir.) Mayuri Taicho'nun olağan üstü bakışlarını yakaladım geçen hafta. Fakat 246. bölüm çok silik bir bölüm olduğundan ordan iş çıkmadı hatta bu yüzden baya bir söylendim :P

        
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...